“Ne çok öldük birazcık yaşamak için”

Hemen ilaç çekmecesine gidin, gördüğünüz hap ve kapsülleri alın, avucunuzun içine dökün ve bir bardak su ile kaldırın. Ya da çok yüksek bir yer bulun ve tükürüğünüzü yutun ve aşağı atlayın ve yolun ortasında ne isterseniz çığlık atın. Güçlü. Dördünüz kendinizi yere yığılmış olarak görün.

Sadece sevgilinizi arayın ve ona önceki günlerin kavgalarından nefret ettiğini söyleyin. Ona çaresizlikten onunla birlikte olduğunu söyle. Ona en iyi arkadaşına âşık olduğunu söyle. İş yerinize artık gelmeyeceğinizi bildirin. Evde uyuyun ve patronunuzun, şirketinizin, geleceğinizin, ev sahibinizin ve her zaman aç olan ailenizin ölülerini ve yaşayanlarını lanetleyin.

Yazarsan, kalemleri kır. Resim yapıyorsanız, tuvali yırtın. Eğer bir oyuncuysanız, gösterinin ortasında sinirlenip ayrılın. Fırıncılar yanmış ekmek pişirir. İşçiler kusurlu mal üretir. Çalışanlar müşterinin davasını çöp kutusuna atıyor. Para için uğraşmayın. Terleme. Deneme. Malzeme satın alın ve parkta on dört yaşındakilere satın. Geleceklerinin neler getireceğini anlayın. Bütün dünyayı kurtaracak mısın? Gördün? Kaybetmek dünyanın en kolay şeyidir.

Her an tanıdığın en fakir insan olabilirsin. Artık hayatımın kahramanı olmak istemiyorum demen yeterli. Mezar taşınızı sipariş edin ve üzerine “Ne çok öldük birazcık yaşamak için” yazın. Ve onun altında “zavallıların ve zahmetsizlerin sefil mezarı”.

Ama şimdi; Olabildiğince kahraman ol. Kendinizin en parlak versiyonu. En cesur, en arzu edilen, en çalışkan. Züleyha’nın tuzağına düşen Yusuf ol. Ateşte İbrahim Ol. Balinanın ağzında Yunus ol. Birbirinizden özgür olmayın.

İlişkilerinizi onarın. Zorluklar arasında köprüler kurun. Sapmalardan, yol. Var olmayandan, umut. Kendinize, çabalarınıza, Allah’a güvenin. Kahraman olup kalmanın zor olduğunu unutmayın. İnsanların bu hareket eden trene taş attığına şüphe yok ama bir sineğin ısırığı aygırı hareket ettirir mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hepimiz Ölürüz

Ruhumdaki yaralar

"Senin elin benim elimde"